Yeni nesil yetişen çocuklarımıza doğa sevgisini aşılamak biraz daha zor. Bunun sebebi, çocuklarımızın kapalı bir kutunun içinde büyür gibi, doğadan ve doğal yaşamdan oldukça uzak yaşamaları. Yapılaşmış binaların arasında evlerin içinde televizyonlardan ve en fazla sofralarımıza taşıyabildiğimiz doğallıkla çocuğumuza doğa sevgisini aşılamamız, olanaksız bir hal alıyor.
Çocuklarımıza doğayı sevdirmeliyiz. Ondan önce de onları doğayla doğal yaşamla tanıştırmalıyız. Ayrıca çocuklarımızı doğayla birleştirmeliyiz ki teknolojik aletlere olan bağımlılıkları azalsın, teknolojinin onlarda bıraktığı olumsuz etkilerden arınabilsinler. Doğa her yönüyle çocuklarımızın üzerinde olumlu etkiler bırakır. Onların o minicik dünyaları cıvıl cıvıl çiçek açar. Pozitif enerjiyle dolarlar.
Çocuklarımızın ufuklarının genişlemesini televizyon, tablet, telefon gibi teknolojik aletlerin eline bırakmamalıyız. Çocuklarımızın en büyük hazinesi hayal gücüdür. Bırakalım doğa ile içe olsunlar ve uçsuz bucaksız bir hayal gücüne sahip olsunlar. Çevrelerini iyi tanısınlar, teknolojik aletlerin yaydığı negatif enerjiyi toprağa bıraksınlar. Doğanın tertemiz havasıyla tanışsınlar.
Aslında biz yanlışı çocuklarımızı ilk adımlarında doğayla tanıştırmamakla yapıyoruz. Bu da bize bir nesli kaybettiriyor. Bu yüzden çocuklarımız televizyonda onlara empoze edilen olumsuz düşüncelerle büyüyorlar, bununla birlikte tükenmiş ve bıkmış bitkin bir nesil yetişiyor. Sonra da yeni nesilden yakınıp duruyoruz.
Photo by Annie Spratt on Unsplash
Çocuklarımızın doğada geçirdiği zamanın onların hayatına etkileri saymakla bitmez. Çocuklarımız için doğanın içerisinde bulunmak, doğayla vakit geçirmek, yaşamamız için gerekli olan oksijen kadar önemlidir. Doğanın çocuklarımızın ruhunu dinlendirici, iyileştirici bir gücü vardır. Evlerde büyüyen çocuklar, enerjisini doğanın güvenli kollarına bırakamadıkları için, doğal ortamda büyüyen çocuklara göre daha hırçın ve saldırgan davranışlar sergiliyorlar.
Ebeveynler için artık şehir yaşamı çocuklarına karşı hiç güven teşkil etmiyor. Bu yüzden çocukların da arkadaş edinirken çok dikkatli olmaları gerekiyor. Bu yüzden şehirlerde büyüyen çocuklar daha az insanla insanla, daha az arkadaşla yaşayarak, daha az iletişim kuruyorlar. Ama doğada bırakın her şey çocuklarınıza arkadaş olsun. Çocuklarımızı doğa ile buluşturunca onları pek çok fayda bekliyor. Bu faydaların bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Photo by Heidi Walley on Unsplash
Çocuklarınız sizlerin aynasıdır. Sizleri taklit ederek büyürler ve yetişiler. Yani çocuklarımızda doğa bilinci oluşturmak istiyorsak, önce kendimizin doğa bilincini geliştirmeliyiz. Önce kendimiz için sonra da çocuğumuz için doğa farkındalığı oluşturmamız gerekmektedir. Aslında çocukların doğalarındaki merak gereği çocuklar, doğal yaşama aç olarak doğar ve büyürler. Çocuklardaki kendiliğinden bulunan bu bilinci olumlu yönde geliştirmek sizlerin elinde olan bir şeydir.
Çocuğumuza eğer iyi bir gelecek ve yaşanabilir bin dünya bırakmak istiyorsak bunu ona doğaya karşı saygılı ve bilinçli olarak yetiştirerek yapabiliriz. Çocuklarımız bizim geleceğimizdir kendi içinde yaşadıkları doğaya sahip çıkmak severek korumak ilk vazifeleri olmalıdır. Çünkü doğa ve hayvanlar ekolojik dengemizin ve dünyamızı ayakta tutan en önemli faktörlerdir. Çevre sorunlarını durdurmak bizim ve çocuklarımızın elindedir. Çocuklarımızı en erken yaşta doğa ile tanıştırmalı ve doğaya saygı ve sevgi besleyen birer bilinçli insan olarak onları yetiştirmeliyiz.
Peki, bu kadar betonlaşmış yapı arasında çocuklarımızı doğayla nasıl tanıştıracağız? Onlara doğa bilincini ağaçları, çiçekleri, hayvanları sevmeyi nasıl öğreteceğiz? Evet, ebeveynlerimizin en büyük sorunu çocuklarını tanıştıracak ve yetiştirecek doğal ortamlar bulamamalarıdır.
Bunun içinde yapmaları gereken bulabildikleri zamanı ve fırsatları alışveriş merkezleri yerine şehirlerin içinde bulunan hayvanat bahçeleri, botanik parklar, ormanlar ve çiftlikler gibi alanlarda geçirmeleri olacaktır. Bu hususta gidecek bir köyü bulunan ebeveynler de çocuklar da şanslıdır. Doğayla tanışmanın ve hayvan sevgisini doğal yaşamın işleyişini öğrenmek için köyler en iyi yoldur. Bir köyü olmayan ebeveynlerimiz ise dediğimiz gibi alışveriş merkezleri ve yapılaşmış binalar dışına çıkarak çocuklarının doğal ortamlarda vakit geçirmelerini sağlamalıdırlar.